Arılar Gibi Olmak
Vızır vızır vızırdamak, sürekli üretmek, yazmak ve çizmek. Bazen kendimi peteği olmayan arıymış gibi hissetsem de Dünya üzerinde benzemek istediğim hayvanlardandır minik arıcıklar.
Ne çok faydası vardır bir bilseniz. Mesela; bal arılarının 450gr. bal üretebilmeleri için milyon çiçeğe konmaları gerektiğini, bir kovan arının yarım kilo bal için 88km kadar uçtuğunu, bir işçi arının hayatı boyunca sadece yarım çay kaşığı bal yapabildiğini, bir arının dünyanın etrafında dolaşabilmesi için 2 yemek kaşığı bala ihtiyacı olduğunu, bir bal arisinin 4 kanadı olduğunu, polen toplama gezisinde 50-100 çiçeği ziyaret ettiğini, birbirleri ile dans ederek iletişim kurduklarını, dans ederken diğer arıya polenin nerede olduğunu gösterdiğini biliyor muydunuz? İletişim kurarken, hayata faydalı olabilmek için arı kadar olamıyor muyuz?
Bugün bir arı gibi konuşmak ve yazmak istiyorum size. Bu satırları da küçük bir arının büyük sözleri olarak okuyun lütfen. Ben küçük bir arı olarak pek çok peteğe girdim çıktım. Yıllardır iletişimi anlattım durdum. “Güzel vızırdayın, keyfle girin çıkın kovanınıza” diye konuşa konuşa dolandım yıllarca. “Çok bal için, çok gezmeniz, sahada çok dolanmanız gerek” dedim. “Daha çok arı tanıdıkça daha çok çiçek gördükçe kaliteli olacak balınız. Ürettikçe üreteceksiniz…” diye ilgilerini çekmeye çalıştım sırf güzel bal yapsınlar diye. Umarım daha uzun yıllar anlatırım iletişimi, vızırdıya vızırdıya… Ancak gördüğüm tek bir şey var, o da; herkesin iletişimi düzeltmek için karşıdan adım beklemesi. Misal; eğitim almayı kabul edenler bile eğitimin bir noktasında mutlaka “biz hadi eğitildik ya karşıdakiler?” dediğinde ben de yanıt olarak psikologların söylediği bir uyarıyı yapıyorum “lütfen önce ve sadece kendinizi değiştirin, o zaman göreceksiniz etrafınız da değişecek!” yani ve hatta peteğinizin değişimine bile tanık olacaksınız, şaşıracaksınız balınızın kalitesine.
Sırasıyla düşünceleriniz, hareketleriniz, bakışlarınız, duruşunuz ve sonunda kanat çırpışlarınız değişecek. Böylece etrafınıza yeni duruş ve düşüncenize yakışanları çekeceksiniz. Diyelim ki çocuklarınız hakkında bazı şeyleri değiştirmek istiyorsunuz, o zaman yine önce kendinizi değiştirin! Onlara peteklere bal nasıl doldurulur anlatın ama kendi ilk deneyimlerinizi unutmayın, ilk kanadınızın incindiğini, sinirle kalkıp o minicik iğnenizi kendinize batırdığınızı unutmayın.
Mesela hiçbir çocuk onunla çok ilgilendiniz diye sizi daha çok sevmez. Siz kendinizi severseniz, o zaman etrafınıza yaydığınız güzel enerji ile çocuğunuza da iyilik yapmış, onu da mutlu etmiş olursunuz ve inanın o zaman çocuklarınız ile ilişkileriniz daha keyifli olur. Çünkü kendi uçuşuna zaman ayıran, uçarken çiçekleri tanıyan ebeveyn; anlatacak çok deneyimi, paylaşacak çok anısı olacağı gibi, çocuklarının da uçuşuna destek olacaktır. Kendisi uçabildiği ve uçtukça kendine güveni geldiği için mutlu olan ebeveyn, çocuğunun da kendi gibi denemesi gerektiğini bilecektir.
Çocuklarınıza bugün sorun, “Nasıl anne istersin? Mutlu anne mi? Seninle çok ilgilenen anne mi?”. Lütfen yanıtlarınızı serlinisanyan@gmail.com adresine gönderin. Bir sonraki yazımda burada paylaşacağım.
Arılarla başlayan ve kendimizi mutlu etmek üzerine evrim geçiren yazımı sonuca bağlamam gerekirse, tıpkı arıların dünyanın etrafını dönebilmek için kendi ürettiği bala ihtiyacı olduğu gibi, siz de lütfen ihtiyaçlarınızın farkına varın. Etrafa yayacağınız güzel duygular için kendinizi sevin ve bu güzel duyguları önce kendinize hissetmeniz gerektiğini unutmayın.
Arılara ithafen…
Sevgi ve ışıkla
Serli Nişanyan